CHP Manisa Milletvekili Hasan Ören yazılı bir basın açıklaması yayınladı.
Ören; “Manisa-Turgutlu’da 200.000 ağacın kesildiği Çaldağı’ndaki maden şirketinin, ağaç katliamına kılıf bulmak için Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumundan (TÜBİTAK) 2.8 milyon lira (eski parayla 2.8 trilyon lira) destek aldığı ortaya çıktı.
Yıllardır “Vahşi Madenciliğe” karşı verdiğimiz mücadelede sülfürik asit kullanılarak açık yığın liçi usulünün artık dünyanın hiçbir yerinde uygulanmadığı konusunda yeterince bilgi sahibi olduk. Çünkü İngiltere menşeili bu şirket, gittiği ülkelerde maden çıkarma izni alamayınca en sonunda Turgutlu’ya gelmiştir.
Ülkemizde ise hükümet tarafından şirkete her türlü destek verilmiştir. “Dünyada ilk kez Manisa Çaldağı’nda yığın liçi yöntemini oksitli nikel cevherinde kullanarak satılabilir ürün haline getirilmesinin hedeflendiği” gerekçesiyle TÜBİTAK’tan 2.8 milyon lira para aktarılmıştır.
TÜBİTAK’tan bilimsel AR-GE projesi yapıyorum diyerek parayı alan Bosphorus Nickel Madencilik Tic. A.Ş. daha sonra şirketi Sardes Nikel şirketine devrederek Türkiye’den ayrılmıştır. Çaldağı’ndaki maden işletmesi üçüncü kez el değiştirmiş ve TÜBİTAK’ın 2.8 milyon lira destek verdiği açık yığın liçi usulünden vazgeçilmiştir.
Proje uygulanmadığı için TÜBİTAK’ın parası uçup gitmiştir. Ülkemizde bilimsel gelişmeye, AR-GE projelerine büyük destek veren en önemli kurumun kaynaklarının bu şekilde heba edilmesi kabul edilemez bir durumdur.
TÜBİTAK gibi önemli bir kurumun hiçbir bilimsel geçerliliğe sahip olmayan, dünyanın terk ettiği vahşi madencilik yöntemi olan bir projeye destek vermesini anlamak mümkün değildir. Çaldağı’ndaki maden şirketleri kestikleri 200.000 ağaca, yaratacakları çevre felaketine kılıf olarak, TÜBİTAK’ın projelerine destek verdiği propagandasını yaparak herkesi kandırmışlardır.
Parayı alan ve 200.000 ağacı katleden şirketler ortada olmadığı için bunların hesabının sorulması da mümkün olmamıştır. Bölgede faaliyet yürüten son şirketin hazırladığı yeni ÇED raporunun Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanması ile onbinlerce zeytin ağacı ile birlikte yüzbinlerce ağacın kesilmesinin yolu açılmıştır.
Çaldağı ormanlarını, zeytinliklerini, ülkenin en önemli tarım bölgesi olan Gediz ovasını korumak için tüm yasal haklarımızı kullanacağız. Vahşi madenciliğe karşı mücadele mücadeleye devam edeceğiz” dedi.
Ören ayrıca Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri IŞIK tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını istemiyle yazılı soru önergesi sundu;
Turgutlu Çaldağı’nda sülfürik asitle nikel madeni çıkarılması için yüzbinlerce ağacın kesilecek olması kamuoyunda tepkiyle karşılanmıştır.
Bunun yanında, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından artık dünyanın hiçbir yerinde kullanılmayan, hiç bilimsel geçerliliği bulunmayan bir vahşi madencilik yöntemine para aktarılması, kurum kaynaklarının amacı dışında kullanıldığı yorumlarına neden olmuştur.
Çünkü çevreye verdiği zararlar nedeniyle dünyanın hiçbir yerinde uygulanmayan, yığın liçi usulü ile nikel ayrıştırılması yöntemi projesine “ Dünyada ilk kez Manisa Çaldağı’nda yığın liçi yöntemini oksitli nikel cevherinde kullanarak satılabilir ürün haline getirilmesinin hedeflendiği” gerekçesiyle TÜBİTAK’tan 2.8 milyon lira para aktarılmıştır.
Çaldağı’nda ilk olarak madencilik faaliyetine başlayan İngiltere’nin eski Ankara Büyükelçisinin ortağı olduğu Bosphorus Nickel Madencilik Tic. A.Ş. tarafından 2005 ve 2006 yıllarında “Çaldağı Nikel Cevheri Projesi” adıyla TÜBİTAK’a 3040501 nolu proje ile 9.162.472 USD ve 3060025 nolu ek proje ile 571.146 USD tahmini maliyetli iki proje sunulmuştur. Projelere 2.399.143 TL ve 399.924 TL olmak üzere toplamda 2.8 milyon lira ödeme yapılmıştır.
TÜBİTAK’tan bilimsel AR-GE projesi yapıyorum diyerek parayı alan şirket bu yöntemi hiç uygulamadığı gibi maden işletmesini de başka bir şirkete devrederek Türkiye’den ayrılmıştır. Maden işletmesini devir alan şirketler nikel çıkarma yöntemlerinin güvenilirliğini ispatlamak için TÜBİTAK’ın destek verdiği propagandası ile yıllarca reklam yapmışlardır.
Turgutlu halkının vahşi madenciliğe karşı verdiği mücadele ve kamuoyu baskısı nedeniyle yeni ÇED raporu hazırlanmış ve TÜBİTAK’ın da destek verdiği nikel ayrıştırma yönteminden vazgeçilmiştir. Fakat devletten alınan bu para, kuruma iade edilmemiştir.
Bunlara göre;
Artık dünyanın hiçbir yerinde uygulanmayan, nikel madenini yığın liçi usulü ile ayrıştırma yöntemine TÜBİTAK tarafından hangi gerekçeyle destek verilmiştir?
Proje karşılığı TÜBİTAK’tan parayı alan şirket kısa bir süre sonra maden işletmesi önce Sardes Nikel firmasına, sonra da VTG Holding Çaldağı Nikel firmasına devredilmiştir. Destek verilen proje uygulanmadığı halde TÜBİTAK tarafından ödenen para, neden geri istenmemiştir?”